23 Temmuz 2009 Perşembe

gürz

bir kimse varmış, kimsecikler içinde bir kişicik bir kimse imiş, her kimse artık. bu bir arkadaşımızdır diyelim biz şimdi ona. şimdilik bir zaman dilimiyle mukayyet bir hitab olarak öyle olsun, öyle diyelim. eline bir gürz alsın ve sorsun ve desin ki; bu nedir elimdeki? o elindeki gürz olsun. gürz mü? evet gürz olsun. ne yapacağını bilemeyip baksın da baksın. sonra yere bıraksın çünkü işkillendi bir zanna sahip oldu. doğrudur doğru bir zanna vardı, tabi işin doğrusunu bilemez o anda ama öyle sandığı için beğenmedi bunu. hiç gerekmezdi düşündüğü gibi bir şeyse eğer bu. başka türlüsünü yoramadı, gerek de görmedi, gerekmezdi çünkü zaten soğumuştu o şeyden. düşüncesi bile kötüydü. bıraktı gürzü yavaşça yere. atmadı ama atmak yakışık almadı, gürültü koparmak gerekmezdi kulağa hiç hoş gelmiyorduysa da gecenin içinde kayboldu yavaşça yürüyerek. ay yoktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder